Kapsamlı bir yetenek seçiminden bahsettiğimizde ülkemizde bunun örneklerini çok fazla göremiyoruz. Peki yetkili kurum ve kulüpler tarafından karar verildiği takdirde bu tarz bir seçimin uygulamasının ülkemizde yapılması mümkün müdür? Gerekli koşullar sağlanabilir mi?

Yapılan seçimler genelde kısa bir süre içinde belli faktör ve değerlere göre yapılıyor. Kriterler en çok da bireyin kronolojik yaşına ve bazen de boy ölçüsüne dayanıyor. Bu şekilde daha durum odaklı bir uygulama gerçekleştiriliyor.

Bu seçimlerde bir sonraki aşamaya geçen sporcular daha geniş ve derin bir test uygulaması ile bulunacağı spora değil de başka bir branşa yetenekli çıksaydı, nasıl bir yol izlenirdi? Sonuçta potansiyeli (performansı değil) branş için yeterli olmadığı ortaya çıkan fakat başka bir branşta kendi potansiyelini gerçekleştirebilecek olan bir sporcunun olduğu alana mahkum edilmesi sadece sporcunun kendisine zarar vermez, aynı zamanda ülke sporuna da zaman, enerji ve verim bağlamında negatif şekilde geri döner. Sporcu zamanla motivasyon kaybına uğradığında spora küsebilir, özgüveni azalabilir.

Bu kadar önemli bir konuyu daha net anlamak adına önce ”yeteneğin” çeşitli kaynaklarda yapılan tanımlarından birine göz gezdirelim:

”Yetenek kavramı, belli bir yöne yöneltilmiş, normal değer
ölçülerinin üzerinde, ancak henüz olgunlaşmamış ve gelişmeye uygun
yatkınlığı ifade eder” [1]

Yukarıda da bahsettiğimiz gibi sporcunun doğru şekilde yönlendirilmiş olması çok önemli. Değer ölçülerinin belirlenmesi de başka bir önemli nokta. Genelde bu ölçülerden bahsedilirken akla antropometrik ve fizyolojik özellikler geliyor. Ama bu iki faktörün işaret ettiği nokta ”performans” oluyor. Potansiyeli tanımlamak istediğimizde ise işin içine ”psikoloji” giriyor. Burada bahsettiğimiz şey, performans sırasındaki anlık mental durum değil genel olarak kişinin psikolojik yapısı. Bu yapı spora yönelik belli başlı şartları taşımadığı sürece sporcunun bir sonraki seviyeye geçmesi mümkün gözükmüyor.

Michael Jordan, Lionel Messi ve Usain Bolt gibi sporcuları ele alalım. Üçünde de ortak nokta belli bir döneme kadar fiziksel görüntü itibariyle potansiyelinden şüphe duyulan ama psikolojik yapılarının sağlam olması, kararlılık, konsantrasyon ve motivasyona sahip olup stres ve baskı ile baş ederek genel algıyı altüst eden, kendi branşlarında dünyanın en yetenekli sporcuları olmaları.

Elbetteki sadece doğru faktörlere sahip olmakla iş bitmiyor. Sonuçta yetenek seçimleri sporcular için yaklaşık bir potansiyel seviyesi belirlemek ile beraber asla ”Bu sporcu yıldız olacak” diye kesin bir yargıya varamıyor. Bu yüzden de yetenek seçiminin tek seferde biten birşey değil uzun süreli bir değerlendirme mekanizması olarak görülmesi ve ”Olgunlaşmamış ve gelişmeye uygun yatkınlığın” mümkün olan en yüksek seviyeye ulaşmak adına doğru eğitimle buluşması gerekiyor. Doğru eğitim demek, doğru eğitmen demek. Dolayısıyla sporun içindeki antrenörlere sporcu gelişimi adına önemli görevler düşüyor. Doğru planlama ve sonuçların düzenli olarak ölçülmesi, doğru uzmanlarla ekip çalışmasının yapılması uzun vadede sporu ve sporcuyu elit seviyeye taşımak için en makul yol olarak gözüküyor.

REFERANS

[1] MÜLAZIMOĞLU, O., 2007, Somatotip yapıları spor yapmaya uygun çocukların spor branşlarına özgü yetenek yetenek düzeylerinin araştırılması (Ankara ili örneği), Tez (Doktora), Gazi Üniversitesi

[2] SERKAN KARAYEL, Science of Sports, Yöntem Üzerine Sohbet B02: Yetenek Seçimi P01 ”Yetenek Nedir?”

[3]WOLSTENCROFT, E., 2002, Talent identification and development: an academic review, a report for sportscotland by The University of Edinburgh, Sportscotland, Edinburgh, 185060-418-5