”Yönetici” ünvanı altında çalışan, ülkemizde ve dünyada birçok insan var. Sürekli ”yöneticilik” adı altında sayfalarca öneri ve stratejilerle dolu kaynaklar karşımıza çıkıyor. Dahası, yönetim sanatına artık bir bilim gözüyle bakılıyor ve bu konuda eğitimler veriliyor.
Peki kaç tane yönetici bu eski sanatın hakkını verebiliyor? Hakkını verebilmek için gereken vasıflar neler? Kendinizi hangi noktada bir ”yönetici”, hangi noktada bir ”lider” olarak görebilirsiniz?
Bu sene yönetim ile ilgili makaleler, kitaplar okumaya çalıştım, eğitim aldım, konuya çeşitli açılardan bakmaya odaklandım. Gerçek bir yöneticinin çok yönlülüğü beni gerçekten heyecanlandırıyor, çünkü çevremdekilere tek bir konuda uzmanlaşmak yerine her konuda kendini eğitmeyi ve bunları harmanlamanın bir denge getireceğini aktarmaya çalışırım. Ama bu dengeyi kaç kişi tutturabiliyor ya da tutturmaya çabalıyor? Paranın motivasyon olduğu, tabularımızı yıkmakta zorlandığımız ya da yıkmaya korktuğumuz günümüzde bunu başaranlar var ama önemli olan bu sayıyı çoğaltabilmek.
Spor sadece bireyi değil, bireyden yola çıkarak toplumu etkileyen, ülkelerde refah ve gelişmişlik düzeyini belirleyen ”bilimsel” bir alan. Bu alanda atılan adımlar da hedefe yönelik olması ve tüm grubun bu hedef doğrultusunda beraber hareket etmesi açısından spor yöneticileri tarafından denetleniyor ve düzenleniyor. Tabi ki bu düzenleme ve denetlemenin uygulanış tarzı da spor kurum ve organizasyonlarının sağlığı açısından büyük önem arz ediyor.

Bir organizasyonun hedefe ulaşmada en önemli yol haritası, yönetici tarafından oluşturulan uzun vadeli planlamalardır. Bu planların takip edilmesi, grubun hedefe giden yoldan sapmaması ve gelecek konusunda kuşkularını bir kenara bırakarak organizasyonun başarısı için çalışması açısından çok önemlidir. ”Zaman” kavramı bu alanda çok önemli bir parametre olduğundan uzun vadeli yapılan planlamalar, yöneticinin ve grubun bu zaman sürecinde olabilecek en yüksek verimi elde edebilmesi için anahtardır. Dönem dönem planlamalarda şartlara göre değişiklik olabilse de yönetici esnek davranır ve bu şekilde problemler ana haritada büyük bir değişiklik olmadan elimine edilebilir.
Spor yöneticilerinin her ne kadar çok yönlü olması gerekse de kendi alanlarında belli bir bilgi ve birikime sahip olması ve bu doğrultuda beceriler geliştirmesi organizasyonun başarısı için elzemdir. Bu becerileri geliştirmenin yolu da bu konuda eğitimler alarak ve sürekli pratik yaparak tecrübe oluşturmaktan geçiyor. Her bir tecrübe, yönetici için hedefe doğru yol alırken grubu hangi yöne yönlendirmesi ya da ne zaman yön değiştirmesi gerektiğini gösteren ”uyarı levhaları”.
Organizasyonların ana kaynağı ”insan” olduğu için yöneticilerin iletişim gücü yüksek olmalıdır. Karşısındakini önyargıları ve kişisel her türlü duyguyu bir kenara koyarak anlamaya çalışmalı, sorunlara duyarlı ve çözüm odaklı olmalı, aynı şekilde kendisini karşısındaki insanlara açık ve net bir şekilde aktarabilmelidir. Bu doğrultuda bir yönetici dili etkin kullanmalı ve yanlış anlaşılmaları en aza indirgeyebilmelidir. Böylece organizasyon içerisindeki diğer bireyler, hedef için ortaya konulan ilkeler, kurallar ve yöntemlerin neden ve nasıl uygulanması gerektiği konusunda daha fazla anlayışa sahip olacak, daha az hata yapmaya meyilli olacak ve daha efektif geri dönüşler vereceklerdir.
Yönetici aynı zamanda risk alabilen fakat bunu en aza indirgeme yeteneğine sahip, az kaynak ile çok iş yapabilen yaratıcı insanlardır. Koşullar değiştiğinde bile yaratıcı özellikleriyle uyum sağlayabilirler ve yüksek verim elde edebilirler. Grubun diğer üyeleri de bu koşullarda kendilerini yönlendirebilecek, dinamik yapılarıyla organizasyonun dümenine her daim hakim, güvenilir yöneticiler tarafından ikna edilmeye açık ve işlerini hakkıyla yaparak organizasyonu başarıya taşımak için çaba sarfetmeye istekli olacaklardır.

Tabi ki çağdaş bir spor ortamının oluşması, çağdaş bir toplumun yaratılması açısından oldukça etkin olacaktır. Organizasyonların ulusal ve uluslararası düzeyde yarıştığını düşünürsek, dünyadaki yenilik ve gelişmeleri ne kadar takip ettikleri ve ne kadar kendilerine uyarlayabildikleri, hem organizasyonun yerelde ve global alandaki başarı seviyesini hem de toplumun gelişmişlik seviyesini belirleyecektir.
Ve en önemlisi yönetici, karakteri, duruşu ve tavrıyla gruba örnek olabilmeli, gerçek bir ”lider” profili çizmelidir. Organizasyonun yönetiminden ve bu konudaki ciddiyetinden asla ödün vermemeli fakat her zaman eleştiriye açık olmalıdır. Çevredeki insan ve kurumlarla işbirliğine gidebilmelidir. Yönetici olmak demek sadece makama oturmak demek değil, her dönem ve koşulda organizasyonun başarısı için gruba rehberlik etmek, koordinasyonu sağlamak, zayıf halkaları güçlendirmek, analitik beceriyi ikna gücüyle birleştirmek ve objektifliği kaybetmeden çabaya, göstereceği değer ve çabayla karşılık verebilmektir. ( ”Liderlik” konusu başka bir yazıda ele alınacaktır. )
REFERANS
- DONUK, B., 2003, Spor yöneticilerinin Türkiye’deki istihdam alanları ve farklı sektörlerde istenilen spor yöneticisi profili, Tez (Yüksek Lisans), Marmara Üniversitesi https://katalog.marmara.edu.tr/eyayin/tez/T0048852.pdf
- GÖK, Y., SUNAY, H., 2010, Türkiye ve Fransa’da uygulanan spor yönetiminin kamu yönetimi açısından karşılaştırılması, Spormetre beden eğitimi ve spor bilimleri dergisi, VIII (1) 7-16 https://dspace.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/53882/16845.pdf?sequence=1&isAllowed=y
- SUNAY, H., 1998, Spor yöneticilerinin nitelikleri ve eğitimi, Beden eğitimi ve spor bilimleri dergisi, III 1:59-68 https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/292496